Hollanda 22 Kasım 2023 tarihinde önemli bir seçime gidiyor.
VVD Partisi lideri ve Başbakan Rutte, sağ bir koalisyon hükümetiyle daha sıkı bir göçmen politikası izlemenin daha kolay olacağı düşüncesiyle büyük ortağı olduğu koalisyon hükümetini düşürdü. VVD’nin yeni lideri Dilan Yeşilgöz de yabancı karşıtı PVV partisi ile gerektiğinde işbirliğine kapıyı açık bıraktı. Bu durumda, 22 Kasım seçimlerinden sonra Hollanda’da sağ bir koalisyon hükümetinin işbaşına gelme ihtimali yüksek görünüyor.
Sizler için siyasi partilerin seçim programlarını okuyarak, Türkleri ilgilendiren ve dolayısıyla IOT’nin de faaliyet alanı olan konuları irdeledik.
Yaşam Güvencesi (bestaanszekerheid)
Yaşam Güvencesi bu seçimlerde öne çıkan önemli konulardan birisi. Hemen belirtelim ki, bu kavram siyasi partiler tarafından değişik biçimlerde değerlendiriliyor. Örneğin VVD, bu kavramın, çok çalışan Hollandalılar için önemine vurgu yapıyor. Hollanda’da artan yoksullukan en çok, tam emekli maaşı almayan yaşlılar olumsuz etkileniyor. Ama bu grup için, örneğin çalışanlardan daha az vergi alınması önerisinin bir anlamı kalmıyor.
Merkezi İstatistik Bürosunun rakamlarına göre, gelecek yıl Hollanda’da 830 bin kişi yoksulluk içinde yaşayacak. Hollanda’da yoksulluk içinde yaşayanların yarısını göçmen kökenliler oluşturuyor. Türkler arasında yoksulluk, yerli Hollandalılara göre 4 kat daha fazla görülüyor. Genel olarak yardım ödenekleri asgari ücrete bağlı olduğundan, dar gelirliler için asgari ücret miktarının yükseltilmesi daha önemli bir fark yaratacak. Bu yöndeki talep ise PvdA/Groen Links ve SP Partilerinin programlarında yer alıyor.
VVD programında entegrasyon bölümünde daha çok, tek taraflı olarak göçmenlerin uyması gereken talepler yer alıyor. VVD entegrasyon destek politikalarını azaltmayı ve bu şekilde Hollanda‘yı yeni gelecek göçmenler için daha az çekici hale getirmek istiyor. Örneğin, Hollanda vatandaşlığına geçebilme süresini az 10 yıl bu ülkede ikamet koşuluna bağlanmasını öneriyor. Ayrımcılığın kabul edilemez olduğunu savunan VVD programında bunun nasıl önlenebileceğiyle ilgili somut önlemler yer almıyor.
Dilan Yeşilgöz, VVD lideri olduğu ilk günlerde PVV lideri Geert Wilders ile koalisyon oluşturabileceğini belirtmişti. Bunun üzerine yabancı ve islam karşıtı Wilders, bazı politikalarını yumuşatabileceğini söylemişti. Ama PVV seçim programında bu yumuşamanın herhangi bir izine rastlanmıyor. İltica tsunamisine karşı sınırların kapatılması, cami ve İslam okullarının kapatılması ve Kur-an’ın yasaklanması gibi vaadler seçim programında yer almaya devam ediyor. Wilders, Hollanda’da daha az Fas’lı olmasını sağlayacağı sözünü de henüz geri almadı.
Kamuoyu yoklamalarına bakıldığında aşırı sağ bir koalisyon hükümetinin işbaşına gelmesinden kaygı duyuluyor. Geçmişte VVD ile PVV’nin aşırı politikalarının aynı yönde yakınlaşabileceği görüldü. Wilders, her zaman olduğu gibi, yerli yersiz argümanlarla toplumsal sorunların kaynağı olarak yine göçmenleri ‘günah keçisi‘ ilan edecek, yabancı karşıtlığını körükleyen bu tür polikalardan elbette, 60 yıldır bu ülkede yaşayan Türkler de olumsuz etkilenecekler.
Hollanda’ya yeni gelenler hemen çalışabilmeli!
PvdA / Groen Links Hollanda’ya yeni gelen yabancıların çalışma iznini beklemeden, hemen çalışabilmesini istiyor. Seçime birlikte giren iki parti, bu yolla, organize şekilde gelişen sistemli ayrımcılıkla mücadele etmek istiyorlar.
Sözde risk özellikleri ve algoritmaların durdurulması, Rotterdam Yasası olarak bilinen yasanın yeniden düzenlenerek, belediyelerin, yeni gelenlerle önceden gelenlere farklı davranmasının önlenmesi, kamu ve özel sektörde çalışanların, toplumun farklı kesimlerini yansıtması, ayrımcılık yapan özel şirketlere verilen cezaların artılarak caydırıcı hale getirilmesi ve kamu ihalelerinden dışlanması gibi önerilere yer veriyor. Bu iki parti ayrıca, islamofobi ve ayrımcılıkla mücadele amacıyla bir dizi önerilerde bulunuyor.
CDA Partisi de Hollanda’ya yeni gelen göçmenlerin hemen çalışabilmesini öneriyor. Bu parti için entegrasyon öncelikle yeni gelenlerin bir sorumluluğu ve batılı değerler olarak nitelendirilen, özgürlük, farklı olanlara hoşgörü ve saygı gibi değerleri benimsemelidirler. Toplum olarak, bazı olumsuzlukları kültürel değerlerle açıklamaya çalışmaktan vaz geçilmelidir. Ayrımcılıkla mücadele konusuna ise CDA programında yer verilmiyor.
Köylü Yurttaş Hareketi (BBB) programında entegrasyon ve ayrımcılık konularına fazla değinilmiyor. Seçim programında ayrımcılık ve ırkçılık kabul edilemez deniliyor ve hemen arkasından, kamu kuruluşlarında iş başvurularında, sadece kalite kriterlerine uyanların işe alınacakları belirtiliyor.
D66 Partisi, yeni gelenlere Uyum Yasasının uygulanması sürecinde, sözhakkı verilmesini savunuyor. İnsanların birden fazla yurttaşlıklarının olabileceği ve gerektiğinde ikinci veya üçüncü vatandaşlıktan çıkabilmelerini savunuyor. Diğer partilerle karşılaştırıldığında D66 partisi ayrımcılıkla mücadele konusuna oldukça geniş yer ayırıyor ve bazıları yeni olan ilginç önerilerde bulunuyor. Kiracı ayrımcılığını önlemek amacıyla, ev gezme ve kiralama işleminin anonim yapılmasının genel norm haline gelmesini savunuyor. Tüm devlet ve kamu kurum ve kuruluşlarının, etnik köken ve dahil oldukları ulus bilgilerinin, ‘risk özellikleri’ tanımlamalarından kaldırılmasını istiyor. D66 aynı zamanda ayrımcılığa dayanan suçlara verilen cezalarının artırılmasını istiyor.
Hollanda hepimizin!
DENK Partisi önceki seçim programlarında olduğu gibi bu seçimde de ayrımcılıkla mücadele amacıyla bir dizi önerilerde bulunuyor. Programda çoğulculuk ve ırkçılıkla mücadele öncelikli olarak ele alınıyor. Programın ilk bölüm başlığı da ‘Hollanda hepimizin’ adını taşıyor. DENK ayrımcılıkla mücadele bölümünde, eşcinsel gruplara (LHBTI) ayrımcı davranılmasına da karşı tavır alırken, gökkuşağı tanımlamasıyla yapılan dayatmalara da karşı olduklarını belirtiyor. DENK aynı şekilde küçük yaştaki çocuklara farklı cinsel eğilimler eğitimi verilmesini de istemiyor.
Daha önce ayrımcılıkkla mücadele konusunda ilginç önerileri olan DENK 2023 programında da yeni önerilerde bulunuyor.
Ayrımcılık yapan şirketlere kamu işleri verilmemesi, ayrımcılıkla mücadele amacıyla özel polislerin görevlendirilmesi, etnik kökenin tüm algoritmalarda yasaklanması, Holokost eğitiminin artırılması ve Hrıstiyanlık dışındaki dini bayramların da resmi bayram olarak tanınması talepleri, DENK seçim programında yer alan konular arasında bulunuyor. DENK’e göre entegrasyon süreci tamamlanmıştır ve artık çoğulcu bir toplumda yaşadığımızın kabulu gerekiyor.
Son zamanlarda adından sıkça söz ettiren Pieter Omtzigt’in kurduğu Yeni Toplum Sözleşmesi (Het Nieuw Sociaal Contract-NSC) ayrımcılıkla mücadele konusuna fazla yer ayırmamış programında. Pieter Omtzigt’e göre ayrımcılıkla mücadeleye devlet öncelik vererek, örnek bir tavır sergilemelidir. Bunun yanısra eski partisi CDA’nın da savunduğu, uyum sürecinde Hollanda değer ve yargılarına önem verilmesini istiyor. Bunların dışında en çok dikkat çeken konu ise, Hollanda’ya tüm alanlarda toplam göçün, yılda 50 bin ile sınırlandırılması önerisi. İşverenler ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak amacıyla özellikle Doğu Avrupa ülkelerinden çpk sayıda işçi getirirlerse bunun sonucu olarak savaş bölgelerinden daha azmı insan kabul edileceği konusuna ise programda değinilmiyor. VVD partisi gibi NSC de, göçmenlerin haklarını kısıtlayarak, ülkeye gelen göçmen sayısını azaltmayı planlıyor. Aile birleşimi hakkına saygı duyulduğu belirtilen programda, bunun hemen arkasından aile birleşimini önlemek amacıyla alınacak önlemler sıralanıyor.
Nederlands
Het gaat erom spannen
Nederland maakt zich op voor belangrijke verkiezingen. Rutte heeft zijn vierde kabinet laten vallen, omdat de VVD in een rechts kabinet een strikter migratiebeleid wil gaan voeren. De nieuwe lijsttrekker, Dilan Yeşilgöz is bereid om daarvoor met Geert Wilders te gaan regeren. Kan in Nederland na 22 november een rechtse coalitie aan de macht komen? We hebben de verkiezingsprogramma’s voor u gelezen en in het bijzonder gekeken naar onderwerpen die Turkse Nederlanders raken en daarom tot het werkterrein van het IOT behoren.
Bestaanszekerheid
Bestaanszekerheid lijkt een belangrijk begrip te worden in de verkiezingscampagne. Men dient te bedenken dat verschillende partijen hieronder niet hetzelfde verstaan. Voor de VVD bijvoorbeeld gaat het om de bestaanszekerheid van de ‘hardwerkende Nederlander’. Een groep die het meest getroffen wordt door armoede zijn de ouderen met een onvolledige AOW, maar die hebben niets aan een verhoging van de arbeidskorting (het inkomen waarover je geen inkomstenbelasting hoeft te betalen als je werkt).
Volgens de laatste ramingen van het Centraal Planbureau zullen volgend jaar 830.000 mensen in armoede leven. Al jaren is het zo dat de armen in Nederland voor de helft een migratieachtergrond hebben. De armoede onder Turken is vier maal zo hoog als die onder Nederlanders. Omdat de uitkeringen zijn gekoppeld aan het minimumloon, hebben armen meer aan een verhoging daarvan, zoals door PvdA/Groen Links en de SP wordt bepleit.
Wanneer in het VVD-programma gesproken wordt over integratie, gaat het eenzijdig over de eisen die aan immigranten moeten worden gesteld. De Nederlandse samenleving moet integratie niet meer, maar juist minder faciliteren, omdat gunstige integratievoorzieningen een aanzuigende werking hebben. Naturalisatie zou bijvoorbeeld volgens de VVD pas na tien jaar mogelijk moeten zijn. Discriminatie is voor de VVD onacceptabel, maar in het verkiezingsprogramma zoekt men tevergeefs naar concrete nieuwe plannen.
VVD-lijsttrekker Dilan Yeşilgöz heeft laten weten dat haar partij bereid is samen met Geert Wilders een regering te vormen. Op zijn beurt heeft de racist uit Venlo gezegd dat hij bereid is zijn opvattingen te matigen, maar vooralsnog blijkt dat niet uit zijn verkiezingsprogramma. Hij wil de grenzen sluiten voor de ‘asieltsunami’, moskeeën en islamitische scholen moeten dicht en de Koran moet worden verboden. De belofte dat Wilders voor minder Marokkanen zal zorgen, wil hij ondertussen niet terugnemen.
Er is alle reden om ons zorgen te maken over een kabinet Yeşilgöz-Wilders. Op grond van de huidige peilingen behoort zo’n kabinet tot de mogelijkheden. In het verleden is gebleken dat de extreme standpunten van Wilders de VVD in dezelfde richting doen bewegen. Wilders zal onophoudelijk tamboereren op het zondebok-thema: via kronkelige redeneringen worden alle problemen op elk terrein geweten aan migranten. Dat zorgt voor toename van de vreemdelingenhaat die ook zal zijn gerichte tegen Turkse Nederlanders die hier al vele decennia wonen.
Nieuwkomers meteen aan de slag
De PvdA/Groen Links wil dat nieuwkomers meteen kunnen werken zonder dat een tewerkstellingsvergunning nodig is. De samenwerkende partijen willen structurele en georganiseerde vormen van discriminatie bestrijden door onderliggende vooroordelen en machtsmechanismen te doorbreken. Stoppen met risicoprofielen en algoritmes, de Rotterdamwet hervormen, zodat gemeenten geen onderscheid meer mogen maken tussen nieuwkomers en mensen die al langer in een wijk wonen, diversiteit bij de overheid en in de publieke sector bevorderen, private bedrijven die discrimineren stevige boetes geven en uitsluiten van overheidsopdrachten. Er moet een landelijke organisatie voor de melding van discriminatie komen. Ook wordt een reeks specifieke maatregelen aangekondigd tegen moslimdiscriminatie en islamofobie.
Ook het CDA wil dat migranten meteen kunnen gaan werken. Voor deze partij is integratie in de eerste plaats een plicht van de nieuwkomers, die westerse waarden als vrijheid, respect en tolerantie voor andersdenkenden moeten gaan omarmen. De taak van de samenleving is afscheid nemen van cultuurrelativisme. Naar het begrip discriminatie zoekt men in he programma van het CDA tevergeefs.
In de Boer Burger Beweging is over integratie of discriminatie nog niet veel nagedacht. ‘Racisme en discriminatie zijn ontoelaatbaar en strafbaar,’ staat er in het programma en direct daarna: ‘Sollicitanten bij de overheid worden puur op kwaliteit beoordeeld.’ Zou men niet weten dat met die formulering wordt bepleit dat beleid om gelijke behandeling te bevorderen wordt afgeschaft?
D66 wil nieuwkomers medezeggenschap geven over de uitvoering van de inburgeringswet in gemeenten. Bijzonder in het programma van deze partij is ook dat men nationaliteiten kan bezitten én afstand moet kunnen doen van een tweede of derde nationaliteit. D66 besteedt verhoudingsgewijs veel aandacht aan discriminatiebestrijding, soms met originele voorstelen. Om huurders en woningzoekenden beter te beschermen tegen woondiscriminatie wil D66 anoniem bezichtigen en toewijzen de norm laten zijn. Alle instanties en uitvoeringsorganisaties van de overheid mogen niet langer etniciteit en nationaliteit gebruiken in risicoprofielen. Ook wil D66 dat delicten met een discriminerende achtergrond sterker bestraft worden. (Dat is al zo – probleem is dat daders niet toegeven dat zij een racistisch motief hadden, omdat ze daardoor een hogere straf krijgen.)
‘Nederland is van ons allemaal’
DENK heeft in het verleden een reeks van originele voorstellen gedaan om discriminatie te bestrijden, Voor een deel komen die voorstellen in het verkiezingsprogramma weer terug.
In het verkiezingsprogramma van DENK staan diversiteit en de bestrijding van racisme voorop. Nederland is van ons allemaal, zo heet het eerste hoofdstuk. Wanneer het over discriminatie gaat, neemt DENK ook stelling tegen de discriminatie van LHBTI, maar tegelijkertijd neemt de partij stelling tegen wat regenboogdwang wordt genoemd. Voorlichting aan jonge kinderen over seksuele diversiteit wordt afgewezen.
DENK staat bekend om zijn creatieve voorstellen om discriminatie te bestrijden. Ook in het verkiezingsprogramma 2023 vinden we die terug, bijvoorbeeld: geen overheidsopdrachten voor discriminerende bedrijven, speciale agenten voor discriminatiebestrijding en een verbod van het opnemen van aan afkomst gerelateerde gegevens in algoritmen. Verder pleit DENK voor het versterken van holocausteducatie en wettelijke erkenning van niet-christelijke feestdagen. De integratie is in de ogen van DENK voltooid, nu gaat het om acceptatie.
Het Nieuw Sociaal Contract is veel bescheidener als het gaan om discriminatiebestrijding. Wel stelt ook de nieuwe partij van Pieter Omtzigt dat de overheid voorop moet gaan bij discriminatiebestrijding en het goede voorbeeld moet geven. De lezer ruikt nog Omtzigt oude partij het CDA bij het pleidooi voor aandacht voor onze waarden en normen bij de inburgering. In het programma van het NSC heeft het meest de aandacht getrokken de beperking van het migratiesaldo tot 50.000 per jaar (arbeids-, studie-, asiel- en gezinsmigratie). Het programma vermeldt niet of er minder mensen uit oorlogsgebieden worden toegelaten al de werkgevers meer goedkope arbeidskrachten uit Oost Europa laten komen. Net als de VVD wil het NSC migratie indammen door de rechten van migranten te beperken. ‘Het recht op gezins- en familieleven weegt voor ons zwaar,’ staat er vroom, en vervolgens wordt een reeks maatregen opgesomd om de gezinshereniging te beperken.