030-2343625
info@iot.nl

Vaatler çok, icraat az!

VVD, CDA, D’66 ve CU partileri arasında yürütülen pazarlıklar sonunda hazırlanan koalisyon hükümeti protokolünü dün kamuoyuna açıklayan Başbakan Rutte, yeni hükümetin temel amacını, normal Hollandalıların çıkarlarını gözetmek olarak ifade ediyordu.

Hollanda’da yaşayan Türklerin çoğunluğu sosyoekonomik anlamda normal Hollandalılarla aynı konumdadırlar. Bu durumda yeni koalisyon hükümeti programında özellikle Türkleri ilgilendiren bazı önlemlere biraz daha yakından bakmak istiyoruz.

Koalisyon protokolünde bir kaç kez  keskin ifadelerle ayrımcılığa müsade edilmeyeceği belirtiliyor. Somut olarak, kin ve nefret suçlarına verilen cezalar bir yıldan iki yıla çıkarılıyor. İlk bakışta etkili bir önlem olarak görünen bu uygulama, savcılıkların kin ve nefret suçlarıyla ilgili şikayetlerin yüzde 75’i hakkında soruşturma bile açmadığı gerçeği göz önüne alındığında, ceza artırımın uygulamada ne anlamı olacağı tartışılır. Yeni hükümet özellikle iş başvurusu ve alım süreçlerinde yapılan ayrımcılığı önlemek istediğini belirtiyor. Ama bunu nasıl gerçekleştireceklerini ise belirtmiyor. İş ve çalışma hayatındaki ayrımcı uygulamalar genellikle kanıtlanamıyor. Buna karşılık hükümet ayrımcılıkla mücadele ve farklı toplumsal kesimlerin kamu kuruluşlarında temsili konusunda etkin bir politika izleyerek devletin örnek olacağı belirtiliyor. İlk bakışta olumlu görünen bu politika zaten mevcut bir durum ve uygulamada fazla bir anlamı olmayan, işletilemeyen bir politika. Hükümet bu politikasını ancak somut uygulama ve hedeflere dayandırır ise etkili olabilir. Ama bu şekilde fazla somut hedefler de hükümet protokolünde maalesef yer almıyor.  

Eğitim konusunda ise kimi önemli önlemler dikkat çekiyor. Okul öncesi eğitimin iyileştirilmesi amacıyla 170 milyon Euro ek kaynak ayrılıyor. Bu sayede özellikle dil mağduriyeti olan çocukların, 16 saat okul öncesi eğitim olanaklarından yararlanması mümkün olacak. Uzun yoldan yüksek eğitime (stapelen) ulaşmak kolaylaştırılıyor. Okullar arasında yapılacak anlaşmalarla, VMBO’dan MBO ve HBO gibi yüksek meslek okullarına geçişler kolaylaştırılacak. Bu da diğer gruplardan daha yüksek oranda,  bu yola başvurarak yüksek eğitim gören Türk öğrenciler açısından güzel bir gelişme. Diğer taraftan dar gelir grupları için sorun oluşturan borçlanmaya (leenstelsel) dayalı burs sisteminde değişlik yapılmıyor. Buna karşılık, üniversite ve yüksek okul ücretleri ilk yıl için yüzde 50 azaltılıyor.

Göçmenlerin iş piyasasındaki konumunu güçlendirmek amacıyla, belediyelerin, asgari geçim yardım ödeneği alan yabancılara dil eğitimi, sunma zorunluluğu devam ediyor. Bu uygulama belki yabancılar arasındaki yüksek işsizliğin giderilmesine küçük bir katkısı olabilir, ama bir çözüm olması mümkün görünmüyor.

Çifte vatandaşlık konusunda koalisyon ortakları arasında ilginç bir uzlaşma sağlandığı görülüyor. Buna göre, birinci kuşak yabancıların çifte vatandaşlığa sahip olmaları kolaylaştrılacak, sonraki kuşaklar ise, iki ülkeden birini seçmek zorunda kalacaklar. Bu politikanın da somut olarak nasıl uygulanacağı belirtilmiyor ve ne kadar göçmenin bu haktan yararlanacağını ise daha sonra görebileceğiz

Yeni koalisyon hükümeti, insan hakları ihlalleri nedeniyle Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor. Bunun yerine AB bünyesinde Türkiye ile alternatif bir üyeliğe, işbirliğine sıcak bakıyor. AB ile Türkiye arasındaki tam üyelik müzakereleri uzun bir süredir durduğu için bu yaklaşımın fazla bir etkisi olmayacaktır.

Özetlemek gerekirse, hükümet protokolü bol bol güzel vaat ve niyetlerden oluşuyor  ama maalesef fazla somut hedef ve önlemler yer almıyor. Diğer taraftan Hükümetin güzel vaat ve niyetleri gelecek dönemde, bunları yerine getirmesini isteme hakkını bize veriyor.

 

Mooie woorden, weinig concreets

Bij de presentatie van het nieuwe regeerakkoord wees minister-president Rutte er op dat het komende kabinet zich vooral zal inzetten voor de gewone, normale Nederlander. In sociaaleconomisch opzicht zijn de meeste Turkse Nederlanders even gewoon als ieder ander. Wij wijzen hieronder graag op een aantal maatregelen die in het bijzonder voor Turkse Nederlanders van belang zijn.

In de tekst van het regeerakkoord wordt meermalen in scherpe bewoordingen gezegd dat discriminatie in Nederland niet mag worden getolereerd. Concreet betekent dit dat de strafmaat voor haatzaaien wordt verdubbeld van een naar twee jaar. Men kan zich afvragen wat je daaraan hebt als het Openbaar Ministerie geen vervolging instelt bij aangiftes jegens haatzaaien, zoals bij driekwart van de aangiftes het geval is. In het bijzonder wil het nieuwe kabinet discriminatie bij sollicitatieprocedures aanpakken. Maar hoe dat zal gebeuren, is kennelijk nog niet bedacht. Discriminatie op de arbeidsmarkt blijft in de meeste gevallen onzichtbaar. Wel zal de overheid middels een actief diversiteits- en antidiscriminatiebeleid het goed voorbeeld geven. Dat klinkt mooi, maar het is staand beleid, waar ook nu al niets van terecht komt. Pas wanneer kwantitatieve doelen worden gesteld valt van diversiteitsbeleid iets van te verwachten en die doelen worden althans in het regeerakkoord niet gesteld.

 

Op onderwijsgebied worden een aantal belangrijke maatregelen genomen. Er wordt 170 miljoen vrijgemaakt voor voor- en vroegschoolse educatie, waardoor leerlingen met een taalachterstand 16 uur naar de voorschool kunnen. Stapelen wordt (weer) makkelijker. Middels afspraken met de scholen wordt de overgang van VMBO naar MBO en MBO naar HBO vergemakkelijkt. Dat is goed nieuws voor Turkse leerlingen die meer dan leerlingen uit andere bevolkingsgroepen van de lange route naar het hoger onderwijs gebruik maken. Maar het voor lagere inkomensgroepen nadelige leenstelsel blijft bestaan. Wel wordt het collegegeld voor het eerste jaar hoger onderwijs gehalveerd.

 

Om de arbeidsmarktpositie van migranten te verbeteren worden gemeenten gehouden aan de bestaande verplichting om bijstandsgerechtigden taalles aan te bieden. Dat zal ongetwijfeld enig effect hebben, maar om de hoge werkloosheid onder migranten terug te dringen is het niet meer dan een druppel op een gloeiende plaat.

 

Ten aanzien van dubbele nationaliteit zijn de coalitiepartijen tot een merkwaardig compromis gekomen. Voor eerste generatie migranten zal het gemakkelijker worden gemaakt om een dubbele nationaliteit te hebben, maar volgende generaties zullen moeten kiezen voor een van beide nationaliteiten. Ook deze gedachte wordt niet concreet uitgewerkt. Of er in de praktijk veel van terecht zal komen moet worden betwijfeld.

 

Het nieuwe kabinet is vanwege de mensenrechtenschendingen tegen het lidmaatschap van Turkije van de Europese Unie. In plaats daarvan zal binnen de EU worden gestreefd naar een alternatieve vorm van samenwerking met Turkije. Omdat er al lang niet meer over het lidmaatschap wordt onderhandeld, zal deze standpuntbepaling geen praktische consequenties hebben.

Resumerend moeten we vaststellen dat het regeerakkoord vooral mooie woorden bevat, maar weinig concrete maatregelen. Maar om positief te eindigen: mooie woorden vormen natuurlijk wel een aangrijpingspunt om het kabinet aan zijn beloftes te houden.

Gerelateerde Artikelen